DİĞER
gecegil, akşamcıl, göğengin, ormancıl, hiçyer, kıvraşım, sengil, aycivarı, alınlarkıyısı, buzışıl, buludî, biçimadeta, derindem, ışılçıyan, karanguyumru, günyabancıl, bengece, kumtanesiseyri, yerekomşu, kalpşahmerdangümüşü, tomartomur, büyükperhizarifesigözlü, vahşikanaçan, dumanağız, bengilolmuş, görguvan, kelâmoyukları, ışığsayvan, yazlayan [kar], balçıkahşap, gözoğulları/yeroğulları, şakaksıl, mânâdalı, yılberi/yılöte, gözgil...
"Bireyler arasındaki ilişkileri iğne deliğinden görecek kadar ustadır Atay; dolayısıyla Tehlikeli Oyunlar’da olduğu gibi basit bir tavla oyunundan bireyin kendini ötekiler karşısında var etme savaşını betimlerken okurunu edebiyatın en yüksek düzeyine taşır. Toplumsal sorunları maddi toplum ilişkileri açısından görmeye gelince: Bu kesinlikle Atay’ın güçlü kası değildir."
"Oya Baydar, sosyalizme eleştirel yaklaşıyor: Teori ile pratiğin çelişikliği. Teorideki kusursuzluğun nasıl olup da böylesine yoz bir iktidar ürettiği. Hayattaki en kuvvetli inancının yıkılmasıyla birlikte kimseyi yargılamıyor Baydar, insanları yanlış olduğunu söylediği düşünceleriyle baş başa bırakıyor."
"Bizcileyin kimileri, şimdi bulabildiği her olanakla, var olduğu her yerde savaşı sürdürmekle yükümlü" diyordu 1983'te Türkiye Postası'nda; "boyun eğmeden, sinmeden, yılgınlığa kapılmadan… Mahpushanede, işkence masasında, kaçakta, göçekte, sürgünde… Her olanağı cimrice değerlendirerek, her zaman dilimini sonuna kadar kullanarak savaşmak… Ötesi boş laf, gevezelik.”
"Dün eşim Jülide seni anarken, 'Aydın’ın konuşurken karşısındakini rahatlatan bir üslubu vardı, bence en önemli özelliği de buydu' dedi. Bu mektubu, biraz da senin üslubunu taklit ederek yazmaya çalıştım. Becerebildiğimi sanmıyorum, zinhar yanına bile yaklaşamadım, bu nedenle affet."
Yine Düşünce Özgürlüğü Yine Türkiye: 1995'te yayımlanan kitaba bakıldığında o zamanlar çok daha umutlu bir havanın estiği görülebiliyor. Çeyrek yüzyıl sonra bu derlemedeki eleştiriler keşke güncelliklerini kaybetmiş olsalardı...
Oya Baydar: Edebiyat yapıtından belli bir görev, hele de “işlev” beklemek edebiyatın da, sanatın da özüne aykırıdır. Yol göstermek, didaktik göreve soyunmak, hatta bilinçlendirmek, yapıtı edebiyat dışına iter.
Politika gazetesinden Cumhuriyet'e, Frankfurt'tan İstanbul'a Aydın Engin'le çizgili röportaj...
Tektaş Ağaoğlu'nu daha çok sosyalist mücadele içinde tanıdım. Şimdi hayıflanıyorum neden daha fazla sanat, edebiyat konuşmadık, incir çekirdeği doldurmayacak sol siyaset tartışmaları yerine neden onun sanatını, edebiyatını tartışmadık diye...
Bu yazıda bir araya gelen profesyonel ya da amatör “vegan aşçı”lar farklı veganlık biçimleri ortaya koyuyor. Ancak farklı yol hikâyeleri olsa da, hareket noktaları ve amaçları aynı olan bu üç vegan mecra, farklı biçimlerde vegan aktivizm yapıyor
Yolun Sonundaki Ev'i nasıl okuyacağınız size kalmış. Ülkesinin tarihinden ve talihinden kaçamayan bir yazarın, bir tür itiraf ve hatırlama mersiyesi olarak da görebilirsiniz...
Oya Baydar’ın, tutkuyu, aşkı, gücü ve güçsüzlüğü, devleti ve iktidarı tartıştığı romanı Sıcak Külleri Kaldı’ya ödül...
Daha Fazla
© Tüm hakları saklıdır.